17 Temmuz 2017 Pazartesi

Yalancı Yeşil Maymunlar…

Merhaba;
(Bu yazıda geçenler tümüyle bilimsel gözlem ve gerçeklere dayanmaktadır. Gerçek yaşamdaki kişi ve kuruluşlarla benzerliği bundan kaynaklanıyor olabilir)

Tarih derslerinde insanlığın geçirdiği çağları öğrendik. Taş Çağı, Maden Çağı, İlk Çağ, Orta Çağ, Yeni Çağ ve Yakın Çağ. Bu çağların başlangıç ve bitiş olayları da ezberletilir aynı derslerde. Ayrıca Fen Bilgisi ve sonrasında Biyoloji dersleri gördük. Şimdilerde gereksiz görülse ve eğitim programından çıkarılmaya çalışılsa bile ucundan kıyısından Evrim Kuramını da öğrendik Biyoloji derslerinde. 

Evrim kuramıyla ilgili temel bazı şeyler söylemeden yazıya devam etmek mümkün değil. Çünkü örümcek kaplamış beyinlerde evrim kuramı denince akla tek şey geliyor, “İnsan Maymundan Gelmiştir” ki yanlış, yanlışın da ötesinde Harun Yahya takma adını kullanan Adnan Oktar gibi şarlatanların söylediği kuyruklu bir yalandır.

Ne Evrim Kuramını ortaya atan Charles Darwin ne de herhangi başka bir bilim insanı kuramı açıklarken “İnsan Maymundan Gelmiştir” demiştir, demezler, diyemezler. Kuramın özü şu; benzer türler ortak atadan gelmiştir. Ayrışma çevre koşulları, iklim, beslenme alışkanlıkları gibi nedenlerle birbirinden ayrılmıştır. Örneğin tüm köpekler aynı köpekten türemiştir. Örneğin arslanlar, jaguarlar, panterler, kaplanlar, pumalar, vaşaklar, parslar ve hatta evcil kediler aynı türden ayrışmıştır. Örneğin atlar ve eşekler ve elbette zebralar aynı kökten sürgün vermişlerdir. Benzer bir örnek de primatlar ya da humanoidler (maymunsular ve insansılar) aynı primattan türemiştir[1] . 

Evrimsel çeşitlilik köpeklerde olduğu gibi genetik benzerliği içerebilir. Yani bütün köpekler birbirleriyle çiftleşebilir ve yavru verirler. Melez köpek ırklarının çoğu bu şekilde ortaya çıkmıştır. Gene evrimsel çeşitlilik atlar ve eşeklerde olduğu gibi ayrıklık oluşturabilir. Atlar ve eşekler ve zebralar doğal çiftleşme yaşamazlar ve yavru vermezler. Zaman zaman gerçekleşen eşek kısrak çiftleşmesinden yavru alınabilir. Katır denen bu tür her çiftleşmede elde edilemediği gibi, kısır hatta cinsiyetsiz bir tür olarak soyunu devam ettiremez. Yani evrim kuramı tek cümleden ibaret değildir canım kardeşim.

Biyoloji ve tarihin karışımı, biyolojik tarih olarak adlandırılabilir mi, bilmiyorum. Üşendim google.com’a bakmaya. Siz bakın hatta bana da sonucu söyleyin lütfen. İnsanın biyolojik tarihi klasik olarak hep çeşitli gelişim dönemleri ve farklı adlarla sınıflandırılmıştır. Bir de üstüne bu türlerin birbirini izlediği yani evrim halkaları olduğu anlatılır eski, klasik kaynaklarda. Oysa ayağa kalkan ilk insan türü olan Homo Erectustan sonra gelen tüm Homo (insan) türleri –Homo Latince insan anlamına gelir, pek çoğunuzun aklına gelen anlamın kökeni Fransızca eş, aynı anlamına gelir- neredeyse eş zamanlı olarak yeryüzünde bulunmuştur. Ancak bilişsel devrimi gerçekleştiren tek tür olan Homo Sapiens ve gelişmişi Homo Sapiens Sapiens şu anda dünya yüzünde kalan tek insan türüdür.

Bilişsel devrim ne demek? Önce şu açıklamayı yapalım, Homo Sapiens zeki insan anlamına geliyor. Bilişsel devrim ise dili kullanmak, konuşmak, konuşmayı çeşitlendirmek ve hayal gücünü harekete geçirmek olarak çok kabaca özetlenebilir. Böylece yüzlerce hatta binlerce birey bir araya gelebiliyor ve düzen içinde yaşayabiliyor. Bu beceriyi gösteremeyen, örneğin Homo Neanderthalensisler en fazla yüzelli bireylik gruplar oluşturabiliyordu. Ya da yeşil maymunlar… 

Pek çok hayvan türü gibi yeşil maymunlar da bir çeşit konuşma geliştirmişler. Bilim insanları bu konuşma diyebileceğimiz iletişimi kısmen çözmüşler. Yeşil maymunlar birbirlerini arslana ya da kartala karşı uyarabiliyor. Bir çığlığın “Dikkat! Arslan geliyor” bir başka ses grubunun da “Dikkat! Kartal geliyor” anlamına geldiğini belirlemişler. Homo Sapiensi yani bizi konuşabilen diğer türlerden ayıran nokta türdeşlerimizi yalnızca arslana ya da kartala karşı uyarmakla yetinmeyip, arslanın yerini, hangi yolu kullanarak arslana yakalanmadan bölgeden geçebileceğimizi söyleyebilmemiz. Bir de dedikodu yapabilmemiz. Dedikodu yoluyla kalabalık gruplar içinde güvenebileceğimiz bireyleri öğrenme şansımız olmuş. Çünkü konuşabilen, hayal kurabilen insan yalan da söyleyebiliyor. Size bir sır vereyim mi? Dedikodu yapabilen tek tür olmamıza karşın yalan söyleyen tek tür değiliz. 

Bilim insanları yeşil maymunların yalan söyleyebildiğini keşfetmiş. Bir yeşil maymunun “Dikkat! Arslan geliyor” diye bağırdığını, diğer maymunlar kaçtıktan sonra muzları tek başına yediğini gözlemişler. Tıpkı çıkarları çatışınca yalan söyleyerek, çıkarına ortak olmaya kalkan birey ya da grupları ortadan kaldırmaya çalışan Homo Sapiens gibi. 

Bu yeşil maymunlar fena yakında dedikodu da yapmaya başlarlarsa başımız belada demektir.




[1] https://insanevrimi.wordpress.com/2011/06/30/baslangicta-bir-primat-vardi/