Çok güzel, çok coşkulu bir hafta
sonu geçirdik. Gençlik Muhalefeti bu yıl ki yaz kampını, GÜMÇED’in çağrısı ve
katkısıyla Zeytinli kamp ve piknik alanında yapmıştı. Hafta boyunca yaşları 17
ile 26 arasında değişen pırıl pırıl, her biri enerji ve zeka küpü gençlerle
birlikteydik.
Kamp boyunca forumlar, sunumlar,
paneller yaptılar. Resim, müzik, tiyatro atölyelerinde çalıştılar, beraber
müzik dinleyip, filmler izlediler. Aralarında Brezilya'dan
dayanışma için gelen Juntos hareketi temsilcisi Thiago Aguiar da vardı.
Brezilya’da yaşananları paylaştı ve buradaki doğa direnişine desteklerini
sundu.
Cumartesi günü “Doğa İçin
Direniş” yürüyüş ve mitingini birlikte yaptık. Yürüyüş ve mitingin ardından
sözcüklerle anlatılamayacak kadar coşkulu bir konser gerçekleştirildi.
Özellikle Bandista sahneye çıkıp da
şarkılarını söylemeye başladığında, konser alanında oturan, dans etmeyen tek
kişi bile yoktu. Miting ve konser sona erdikten sonra gençlerin bıraktığı alan,
mitingin başladığı andan daha temizdi. İmece yöntemiyle tertemiz bir alan
bıraktılar.
Pazar günü kampın son günüydü ve
son gün olmasına karşın gençlerin coşkusunda azalma yoktu. Kurdukları düzen
saat gibi tıkır tıkır işledi. Son ana kadar gençler yaptıkları işin ciddiyetini
ve coşkusunu korudular.
Şimdi o gençlerden ikisi ile
GÜMÇED yöneticilerinden birine, 2911 sayılı yasaya muhalefet etmekten ve
başbakana hakaretten soruşturma açılmış.
Hafta sonunun güzelliği ve
coşkusunu üzerimizden atamadan İstanbul Özel Yetkili Mahkemesi Türk tarihinin
en büyük hukuk katliamlarından birine imza attı. Ergenekon Davasında kararı
açıkladı. Yirmidört yıldır hukuk camiasının içindeyim. Ergenekon Davasını da
büyük bir ilgiyle izledim. Yapılan tarihi ve hukuksal yanlışlıkları gördüm ve
dehşete kapıldım. Bu kararları veren yargıçlar, bu kararları hukuk fakültesi
sınav sorularına yanıt olarak verseler Ceza Genel Hukuku, Ceza özel Hukuku,
Ceza Usul Hukuku, Hukuk Felsefesi hatta Hukuk Başlangıcı derslerinin tamamından
sene tekrar etmek zorunda kalırlar, ağızlarıyla kuş tutsalar fakülteden mezun
olamazlardı.
Öncelikle bir konuyu açıklığa
kavuşturmak istiyorum ki yanlış anlaşılmasın. Yargılananların hepsi masum
demiyorum. Ergenekon adı verilen gizli, paramiliter bir örgüt yok demiyorum.
Türkiye’de Gladio yok demiyorum. Yargılananların içinde Türk Gladiosu
Ergenekon’a mensup kimse yok demiyorum. Elbette var ama yargılanan gerçek
Ergenekon değil.
NATO üyesi ülkelerin tamamında kurulan ve olası Varşova Paktı-NATO
savaşlarında, sosyalist ülkeler tarafından gerçekleştirilebilecek işgallere
karşı halkı örgütlemek ve direniş organizasyonunu sağlamak gibi masumane(!) bir
amacın arkasına gizlendi bu paramiliter örgütler. Asıl amaç ve görevlerinin
neler olduğuysa uygulamada ortaya çıkacaktı: Terör, sözcüğün gerçek anlamıyla
terör. Örgütün İtalya'daki adı Gladio (Kılıç) idi. Yunanistan'da B-8 ya da
Sheep Skin (Koyun Postu), Belçika'da SDRA-8,
Hollanda'da NATO
Command, Batı Almanya'da Gehlen
Harekatı, Stay Behind ya da Sword, Avusturya'da Schwert,
Fransa'da Rüzgar Gülü,
İspanya'da Anti-Terör Kurtarma Grubu (GAL),
İngiltere'de ise Secret
British Network olarak bilindiği bu ülkelerin yetkililerince
açıklandı. Örgüt, Türkiye'de resmi yapı içerisinde Özel Kuvvetler
Komutanlığı’na bağlı olmakla birlikte Ergenekon olarak biliniyor.
Soruşturmanın ve davanın temelinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti Hükümetini
devirmeye teşebbüs etme savı var. Davanın açıldığı ülkemiz de dahil olmak üzere
Dünyanın hiçbir yerinde hükümeti devirmeye teşebbüs etmek suç değildir.
Muhalefetin amacı budur zaten: Hükümeti devirmek ve iktidar olabilmek.
Soruşturmayı hukuka uygun duruma getirebilmek bir kılıf bulunmasına bağlıydı ve
bulundu: Ergenekon (bir) Terör Örgütü(dür).
Bir gecekonduda bulunan ve
Cumhuriyet gazetesine düzenlenen saldırıda kullanılanlarla aynı seriden olduğu
belirlenen el bombaları ile başlayan soruşturma, saldırıya uğrayanın saldıran
olduğu bir aşureye dönüştürüldü. İş o kadar karıştı ki aşure tanımlaması bile
yetersiz kalmaktadır. Aşure farklı yiyeceklerin karıştırılması ve birlikte
pişirilmesiyle yapılan bir yemektir. Fakat bu karışıklık içinde bile örneğin
kuru üzümle sarımsak bir arada bulunmaz. Bu işin yalnızca bir yönü…
Ergenekon ile ilgili savları tek
tek burada incelemeyeceğiz ancak bir örneği soruşturmanın ciddiyeti konusunda
bir fikir vermesi için buraya alıyoruz. Suçlamaya göre Ergenekon PKK, DHKP/C,
Hizbullah, TİT (Türk İntikam Tugayı), MLKP, Hizbuttahrir örgütlerini denetliyor
ve yönetiyor. Sayılan tüm örgütlerin (TİT dışında) hatırı sayılır miktarda
silahlı militanı vardır. Merkezi bir karar mekanizması olsa ve bu mekanizma
gerçekten etkili olsa istikrarsızlık ve darbe ortamı yaratmak için yıllarca
çabalamalarına gerek kalmazdı. Bu kadar militan ülkeyi birkaç gün içinde kan
gölüne çevirirdi.
Soruşturma genişletilmeye ve bu
arada sulandırılmaya başlandı. O kadar ki ÇYDD’den burs alan 15 bin öğrenci
araştırıldı, terör(!) örgütleri ile ilgileri olup olmadığı soruşturuldu.
Hazırlık soruşturması sırasında gizli kalması gereken kanıtlar belirsiz ellerce
medyaya –basın sözcüğünün suyu çıktı- servis edildi. Ulaşılması çok katı
kurallara bağlanmış telefon görüşmeleri çözümlemeleri her televizyon ve
gazetede yayımlandı. Toplumda önyargı yaratıp kamuoyu önünde mahkum etme amacı
güdüldüğü çok açık.
Sanıkların bir kısmı kendilerine
karşı suç işlemekle itham edilirken, kendisine saldıranla birlikte
yargılanıyorlar. Tam onyedi dava dosyası birleştirildi. Siyasi iktidar
paramiliter tipi bir örgütü çökertme savını, var olan ve olabilecek karşıt
görüştekileri yok etmek için kullanmaktadır korkusu gerçek olmuştur. Halkın
gözünde bu gerici dalgayı engelleyebilecek en güvenilir kurumu yıpratmaya
yönelik bir dizi çalışma bu korkuyu güçlendirmektedir. Önce emekli olanlardan
başlandı, sonra sıra görevdekilere geldi. Giderek alt kademeye inerek TSK’yi
güçsüzleştirme, etkisizleştirme çalışmalarını sürdürdüler. MİT ve Emniyete ağır
silah alma yetkisi de gündeme gelince, iktidarın TSK’yi gözden çıkardığı, kendi
vurucu gücünü kurma yolunda emin adımlarla ilerlediği ve olası bir siyasi
darbeye karşı duracak güçleri sindirmek için kendi güçlerini oluşturduğu
düşünülmeye başladı.
Bu yazı burada bitmez.
Sevgiyle…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder