Peace, Paix, Paz, Mir, Pax,
Tsumukikatu, Sulh, Salam, Jam, Irini, Malu, Shalom…
İstisnasız tüm dünya dillerinde
karşılığı olan sayılı sözcüklerden biridir Barış… 1 Eylül de Dünya Barış Günü…
1 Eylül 1939 sabah saatleri…
Hitler’in emriyle Alman zırhlı birlikleri ve piyadeleri Polonya sınırını
geçtiler. Tarih kitaplarına 2. Dünya Savaşı adıyla geçecek olan ikinci
emperyalist paylaşım savaşı resmen başladı. Savaşa katılan ülkeler ve
çatışmaların yaşandığı alanlara bakılacak olursa tam Dünyayı tam anlamıyla kan
gölüne çeviren savaş altı yıl sürdü. Savaşa katılan, işgal edilen,
topraklarında operasyonlar düzenlenen 58 ülkeden toplamda 73 milyona yakın
insan yaşamı yitirdi. Bunların 42 milyonu sivildi. Toplama kamplarında soykırım
politikasına uygun olarak yok edilen yaklaşık 6 milyon Yahudi’yi de eklerseniz
toplam sivil kaybı 48 milyona ulaşır.
En büyük zararı -kullanılamaz
hale gelen topraklar, ölü-kayıp sayısı, iş gücü kaybı vs.- Sovyetler Birliği ve
sonradan Doğu Bloku’nu oluşturacak Doğu Avrupa ülkeleri gördü.
Savaş bittikten sonra 1949
yılında savaştan en çok zarar gören ülkelerdeki barış amaçlı organizasyonların
öncülüğünde Dünya Barış Konseyi
kuruldu. Dünya Barış
Konseyi kurulduğu 1949 yılından beri barış, silahsızlanma
küresel güvenlik, ulusal bağımsızlık, ekonomik ve sosyal adalet ve gelişim,
çevrenin korunması, insan hakları, bağımsızlık mücadelesi veren halklarla
dayanışma için ve emperyalizme karşı mücadele etmektedir. Kurucu başkanı Frederic Joliot-Curie'nin "Barış
herkesin işidir" sözünü kendine ilke edinen DBK, dünyanın pek çok
ülkesinde bulunan barıştan yana örgütlerin federasyonudur. İşte bu federasyon
Dünyanın yaşadığı en büyük felaketin başlangıç gününü, tüm insanlık ders alsın
ve aynı felaket yeniden yaşanmasın diye Dünya Barış Günü ilan etti.
Emperyalizme
karşı savaş verenlerin Barış Günüdür 1 Eylül. Dünyadaki en büyük emperyalist organizasyon
olan BM asla kutlamamıştır. BM’ye göre Dünya Barış Günü 21 Eylüldür.
Atatürk,
barışın önemini Cemiyeti Akvam’dan, Milletler Cemiyetinden, Birleşmiş
Milletlerden ve Dünya Barış Konseyi’nden önce vurgulamaya başlamıştır. Dünyanın
gördüğü en büyük askeri dehalardan biri olan Atatürk daha 1923’te
yaptığı bir konuşmada “Behemehal şu veya bu sebeple milleti harbe sürüklemek
taraftarı değilim, Harp zarurî ve hayatî olmalıdır. Hayatı millet tehlikeye
maruz kalmadıkça harp cinayettir. Gerçek kanaatim şudur: Milleti harbe
götürünce vicdanımda acı duymamalıyım, ‘öldüreceğiz’ diyenlere karşı
‘ölmeyeceğiz’ diye savaşa girmeliyiz” demiştir. “Yurtta
barış, Dünyada barış” sözünü tüm
yüreğiyle söylemiş ve yaşamının her an ve alanına sindirmiştir.
Geride
bıraktığımız 3500 yıldan yalnızca 230 yılı barış içinde geçtiğini düşünecek
olursak barışın önemini, barışın değerini daha iyi anlayabiliriz sanırım.
İnadına
Aşk, İnadına İsyan, İnadına Devrim, İnadına Özgürlük, İnadına Barış, İnadına
Kardeşlik diyenler…
Kahrolsun
Emperyalizm diyenler…
Yaşasın
Halkların Kardeşliği diyenler…
Yaşasın
İnsanların Kardeşliği diyenler…
Susma
Haykır Savaşa Hayır diyenler…
Barış
Hemen Şimdi diyenler…
Yani
biz, yani bu ülkenin aydınlık yüzleri, yani tehlikenin farkında olanlar, yani
emperyalizmin ve emperyalist işgallerin maşası olmak istemeyenler, yani
kardeşkanı dökmek istemeyenler, yani Suriye’ye, İran’a, Irak’a, Mısır’a, Libya’ya
saldırmayın diyenler;
1 Eylül
Dünya Barış Günümüz Kutlu Olsun…
Olmaz
ya yarın barış dolu bir güne uyanmak en büyük dileğim.
Sevgiyle…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder