14 Kasım 2013 Perşembe

Pilav Meselesi…



Büyük Usta konuştu ben acaba dedim. Bize hukuk fakültesinde öğretilenler yanlış olabilir mi? Ya da Medeni Yasada benim bilmediğim bir değişiklik mi oldu? Önce değerli hocam Prof. Dr. Ejder Yılmaz’ın Hukuk Sözlüğünü açtım. Rüşt ve reşit sözcüklerinin anlamını anımsayayım dedim.
Sonra Medeni Yasayı açtım ve hak ve fiil ehliyetini düzenleyen maddeleri okudum. Gördüm ki ne ben sözcüklerin anlamlarını yanlış anımsıyorum ne de hak ve fiil ehliyeti konusunda bilmediğim bir değişiklik var.
Ardından sözleşme özgürlüğü, konut dokunulmazlığı konularını yeniden gözden geçirdim. Hala aynı… Hazır başlamışken Anayasanın 2. Maddesinde belirtilen demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti kavramlarını yeniden gözden geçirdim. Kısaca bu vesile ile –bunu Büyük Ustadan çok sık duyuyorum, kulağa da hoş geliyor- Anayasa Hukuku, Medeni Hukuk, Borçlar Hukuku, Ceza Hukuku, İdare Hukuku konularına kapsamlı bir şekilde göz atmış, bilgilerimi tazelemiş oldum. Kendisine teşekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim.
Yasalarda hiçbir değişiklik yok.
Devletin evime, özel yaşamıma karışma hakkı yok.
Başbakan sıfatını taşıyan kamu görevlilerinin halkın dini duygularını istismar ederek ayrımcılık yapma hakkı yok.
Peki, ben bir avukat, bir köşe yazarı, halktan biri olarak bunu biliyorum da Büyük Usta bilmiyor mu? Elbette biliyor, hem de –burada vurgulamak için halk arasında çift ş ile telaffuz edilen bir sözcük var ama kullanmak sakınca arz edebilir siz öyle okuyun- gibi biliyor ama Büyük Usta imam ile cemaat arasındaki ilişkiyi de biliyor.
İmam gaz çıkarırsa cemaatin def’i hacet eyleyeceğini de biliyor.
Ayrıca Usta’nın başka hesapları da var. Oy peşinde. Seçimler yaklaşıyor. Bir takım hassasiyetleri kaşıyıp ayrışma ve kamplaşma yaratarak oyunu arttırma peşinde.
Hacı olmuş bayan milletvekillerinin sıkma başla meclise girmesi istediği etkiyi yaratmadı. Kavga çıkmadı. Bir yerlerden hıncını çıkarması gerekiyor.
Hedef saptırması gerekiyor. Birileri Büyük Usta’nın attığı yemle oyalanırken o başka konuları yönetecek. Örneğin kıdem tazminatını budayacak. Örneğin güvenlik nedeniyle yargılamaların yapıldığı kentleri değiştirecek. Örneğin o halkına gavat diyen valisine sahip çıkacak. Örneğin o oğluna 6. gemiciği alacak. Örneğin o Barzani ile buluşacak.
Pilav yapmak zor iştir. Pirincin türü önemlidir. Ne kadar su kaldıracağını bilmek ve suyunu ona göre vermek gerekir.
Büyük Usta hangi tür pirinç kullanıyor bilemiyorum ama pişirmeye kalktığı pilavlar çok ama çok su kaldırıyor. Kızlı erkekli aynı evde kalıyorlar diye bir laf attı ortaya topa girmeyen kalmadı.
Kiminle konuşsam benzer şeyler duyuyorum. Kimse onaylamıyor. Ama aynı anda onaylamayanların kahir ekseriyeti (Büyük Ustadan duydum, ezici çoğunluk anlamına geliyormuş) “bizim toplum yapımıza zaten uygun değil”, “öyle ev sayısı yüzü geçmez”, “canım zaten öyle evler yok başbakan iş olsun diye konuşuyor”, “ben de karşıyım ama bu evlere baskın yapılabileceği anlamına gelmiyor”, “sen önce yurt sorununu çöz de bu duruma düşen öğrencileri kurtar, ondan sonra konuş” diyor. İşin en acı tarafı “halka bunu anlatamazsınız, sahip çıkarsanız sizi reddedebilir” diyenlerin Atatürk’ün izinde yürüdüklerini söylemesi.
Ben karşıyım arkadaş. Ben bir başbakanın hele hele yasal olarak reşit olmuş insanların özel yaşamına karışmasına karşıyım. Nedir derdiniz?
Siz herkesi sizin gibi aklı uçkurunda mı sanıyorsunuz, bu bir.
Aynı evde kalan kızla erkek sevgili olsa bu sizi ne kadar ve neden ilgilendiriyor, bu ikinci sorum.
Adaletiyle övündüğünüz Hz. Ömer’in gizlice bir evi gözetlediği için din büyüklerinden azar işittiğini bilmiyor musunuz, bu üçüncü sorum.
Bu üç soru Büyük Usta ve avenesine…
Dördüncü sorum da Atatürkçülere: Atatürk de halka anlatamayız bizi reddederler diyerek halifeliği kaldırmaktan imtina etmişti değil mi? Halkta hassasiyet yaratır diye sarığı, şalvarı, poturu, çarşafı kaldırmaktan, kılık kıyafet devrimi yapmaktan vazgeçmişti değil mi?
Sığ sularda sandal idare etmek kolaydır. Kolaysa okyanusa açılın. Kolaysa Arhavili İsmail gibi Karadeniz’in hırçın sularında canınız pahasına mitralyözü koruyun.
Hadi Nazım Hikmet’in Kuvayı Milliye Destanını ve Arhavili İsmail’in öyküsünü okumadınız, Bursa Nutku’nu da mı okumadınız?
Okuyun, okumak yasaklanmadan.
Sevgiyle…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder