Toplumumuza yedirilmeye çalışılan
biat kültürü koşulsuz bağlılığı getirir. Biat eden, biat ettiği kişiyi
tartışmasız egemen olarak, neredeyse sahibi olarak görür.
Yanılmıyorsam Bekir Yıldız’ın bir
öyküsünde okumuştum. Urfa’da (bu öykü yazıldığında henüz Şanlıurfa olmamıştı)
bir toprak ağası komşu köye gider. Köylüler tarlada, köyün ağası da evinde
olduğu için sokaklar neredeyse boştur. Yalnızca adı bile olmayan, herkesin
farklı şekilde çağırdığı bir küçük çocuk tek başına dikilmektedir bir evin
gölgesinde. Misafir ağa çocuğa şöyle bir bakar ve seslenir:
-Agan nerdedir köpek?
Çocuk bir ağa tarafından muhatap
alınmanın sevinciyle bağırarak koşmaya başlar:
-Aga biye köpek dedi, Aga biye
köpek dedi…
O çocuğa ağalara biat etmek
öğretilmiştir. Ve biat kültürü sahiplenilmeyi içerir. Sahibi tarafından okşanan
gerçek bir köpek gibi sevinir biat eden muhatap alındığı zaman.
Bu durum biat edilen egemende de
sınırsız güç sahibi olduğu izlenimini uyandırır.
Davranışları ölçüsüzleşir.
Kendini tanrı gibi, titan gibi görmeye başlar.
Herkese, her yerde, her zaman
tepeden bakar. Her şeyi yapmaya hakkı vardır. Buna itiraz edilemez. İtiraz
edenlerse imha edilir.
Konuşması hep ben
üzerine kuruludur. Ben yaparım, Ben
söylerim, Ben ederim, Ben muktedirim…
Biz derken bile aslında ben
demektedir, tıpkı Osmanlı padişahları gibi.
Bizim Büyük Usta’nın da mütevazı
bir şekilde tabanı delik ayakkabıyla çıktığı yolda kendisine biat edenler
nedeniyle ayakları yerden kesilmiş gibi. Benim
valim, Benim Emniyet Müdürüm, Benim bakanım, Benim milletvekillerim vs vs…
Türkiye parlamenter bir demokrasi
ülkesi… Parlamenter demokrasilerde primus inter pares yani eşitler
arasında birinci ilkesi geçerlidir. Bu ilkeye göre başbakan diğer bakanların
hiyerarşik amiri değildir.
Bu ilke Almanya’da da geçerlidir.
Belediye Başkanı Kent Senatosundaki diğer üyelerden üstün değildir. Hollanda’da
başbakan bakanlar kurulu başkanı olmaktan başka bir üstünlük taşımaz diğer
bakanlara göre. İngiltere’de aynı, Japonya’da da… Hatta Hıristiyanlığın çeşitli
mezheplerinde mezhep lideri diğer rahip, kardinal ya da patriklerden üstün
değildir. O nedenle de hiçbirinden Benim bakanım sözünü duyamazsınız.
Ama hiçbiri Kasımpaşalı değil,
hiçbirinin adı Recep Tayyip Erdoğan değil, hiçbiri Büyük Usta değil ve
hiçbirinde biat kültürü yok. Buna kiliseler de dahil…
Biat kültürü Arap coğrafyasında
doğan ve varlığını sürdüren bir yaklaşım. Bizim Büyük Usta da Arap toplumu
içindeki kraliyet ailesi Suudların resmi mezhebi Vahabiliği kendisine referans
almakta ve buna uygun davranmakta.
Bu nedenle de derdini anlatmaya
çalışan gurbetçiye “getirin şu sahtekarı”,
Anası ağlayan çiftçiye “ananı da al git”,
Göçükte ölen madencilerin
ailelerine “Ölüm işin doğasında var”,
Keriz –özür dilerim- Deniz Feneri
derneği tarafından dolandırılan garibana “para
verirken bana mı sordun”,
Protesto eyleminde polis şiddeti
nedeniyle kalçası kırılan Halkevleri yöneticisine “Kız mıdır, kadın mıdır bilmem”,
Reyhanlı’da bombalı saldırı
sonucu yaşamını kaybedenler için “60
kadar Sünni vatandaşım”,
Çatışmada şehit düşen asker
ailelerine “ askerlik yan gelip yatma
yeri değildir”,
Kendisini protesto eden gaziye “duygu sömürüsü yapma, gaziysen gaziliğini
bil”,
Karşı bir duruş sergileyen
generale “ben geldiğimde ayağa kalkmayan
o general şimdi Ergenekon’dan içerde”,
Sanatçı(!)ya “Ulan” deme cüretini gösterebilmektedir.
Bir söz vardır güzel Türkçemizde şeyh
uçmaz mürit uçurur diye. Meydanlarda kendinden geçip Erdoğan’ın
mabadının kılıyık diyenler olduğu sürece bu Büyük Usta bu cüreti daha çok
bulur.
Geçenlerde bir bulmaca çözmek
için aldım elime kalemi. İlk soru yani soldan sağa 1: Dört harfli, Başbakan
nidası. Cevap ulan tabi ki. Şimdilik yalnızca espri ama bir gün gerçek olursa
şaşırmayın…
Anımsar mısınız geçen yıl
Eskişehirspor-Fenerbahçe arasında oynanan futbol maçında hakem Fırat Aydınus,
Fenerbahçeli futbolcu Caner Erkin’i kendisine “Ulan” dediği için kırmızı kartla
oyun dışında bırakmıştı. Büyük Usta da etti aynı lafı. Hem de iki kez… Ananı da
al git dediği çiftçiye önce “Artistlik
yapma ulan” demişti. Büyük Usta’nın kırmızı kart görme zamanı gelmedi mi
sizce de? Yoksa mabat kılları meydanlarda mabadı izlemeye devam mı edecek?
Sevgiyle…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder