21 Kasım 2013 Perşembe

Heyt Ulan… 22.11.2013 tarihli Edremit 10Haber Gazetesindeki yazım



Toplumumuza yedirilmeye çalışılan biat kültürü koşulsuz bağlılığı getirir. Biat eden, biat ettiği kişiyi tartışmasız egemen olarak, neredeyse sahibi olarak görür.
Yanılmıyorsam Bekir Yıldız’ın bir öyküsünde okumuştum. Urfa’da (bu öykü yazıldığında henüz Şanlıurfa olmamıştı) bir toprak ağası komşu köye gider. Köylüler tarlada, köyün ağası da evinde olduğu için sokaklar neredeyse boştur. Yalnızca adı bile olmayan, herkesin farklı şekilde çağırdığı bir küçük çocuk tek başına dikilmektedir bir evin gölgesinde. Misafir ağa çocuğa şöyle bir bakar ve seslenir:
-Agan nerdedir köpek?
Çocuk bir ağa tarafından muhatap alınmanın sevinciyle bağırarak koşmaya başlar:
-Aga biye köpek dedi, Aga biye köpek dedi…
O çocuğa ağalara biat etmek öğretilmiştir. Ve biat kültürü sahiplenilmeyi içerir. Sahibi tarafından okşanan gerçek bir köpek gibi sevinir biat eden muhatap alındığı zaman.
Bu durum biat edilen egemende de sınırsız güç sahibi olduğu izlenimini uyandırır.
Davranışları ölçüsüzleşir. Kendini tanrı gibi, titan gibi görmeye başlar.
Herkese, her yerde, her zaman tepeden bakar. Her şeyi yapmaya hakkı vardır. Buna itiraz edilemez. İtiraz edenlerse imha edilir.
Konuşması hep ben üzerine kuruludur. Ben yaparım, Ben söylerim, Ben ederim, Ben muktedirim…
Biz derken bile aslında ben demektedir, tıpkı Osmanlı padişahları gibi.
Bizim Büyük Usta’nın da mütevazı bir şekilde tabanı delik ayakkabıyla çıktığı yolda kendisine biat edenler nedeniyle ayakları yerden kesilmiş gibi. Benim valim, Benim Emniyet Müdürüm, Benim bakanım, Benim milletvekillerim vs vs…
Türkiye parlamenter bir demokrasi ülkesi… Parlamenter demokrasilerde primus inter pares yani eşitler arasında birinci ilkesi geçerlidir. Bu ilkeye göre başbakan diğer bakanların hiyerarşik amiri değildir.
Bu ilke Almanya’da da geçerlidir. Belediye Başkanı Kent Senatosundaki diğer üyelerden üstün değildir. Hollanda’da başbakan bakanlar kurulu başkanı olmaktan başka bir üstünlük taşımaz diğer bakanlara göre. İngiltere’de aynı, Japonya’da da… Hatta Hıristiyanlığın çeşitli mezheplerinde mezhep lideri diğer rahip, kardinal ya da patriklerden üstün değildir. O nedenle de hiçbirinden Benim bakanım sözünü duyamazsınız.
Ama hiçbiri Kasımpaşalı değil, hiçbirinin adı Recep Tayyip Erdoğan değil, hiçbiri Büyük Usta değil ve hiçbirinde biat kültürü yok. Buna kiliseler de dahil…
Biat kültürü Arap coğrafyasında doğan ve varlığını sürdüren bir yaklaşım. Bizim Büyük Usta da Arap toplumu içindeki kraliyet ailesi Suudların resmi mezhebi Vahabiliği kendisine referans almakta ve buna uygun davranmakta.
Bu nedenle de derdini anlatmaya çalışan gurbetçiye “getirin şu sahtekarı”,
Anası ağlayan çiftçiye “ananı da al git”,
Göçükte ölen madencilerin ailelerine “Ölüm işin doğasında var”,
Keriz –özür dilerim- Deniz Feneri derneği tarafından dolandırılan garibana “para verirken bana mı sordun”,
Protesto eyleminde polis şiddeti nedeniyle kalçası kırılan Halkevleri yöneticisine “Kız mıdır, kadın mıdır bilmem”,
Reyhanlı’da bombalı saldırı sonucu yaşamını kaybedenler için “60 kadar Sünni vatandaşım”,
Çatışmada şehit düşen asker ailelerine “ askerlik yan gelip yatma yeri değildir”,
Kendisini protesto eden gaziye “duygu sömürüsü yapma, gaziysen gaziliğini bil”,
Karşı bir duruş sergileyen generale “ben geldiğimde ayağa kalkmayan o general şimdi Ergenekon’dan içerde”,
Sanatçı(!)ya “Ulan” deme cüretini gösterebilmektedir.
Bir söz vardır güzel Türkçemizde şeyh uçmaz mürit uçurur diye. Meydanlarda kendinden geçip Erdoğan’ın mabadının kılıyık diyenler olduğu sürece bu Büyük Usta bu cüreti daha çok bulur.
Geçenlerde bir bulmaca çözmek için aldım elime kalemi. İlk soru yani soldan sağa 1: Dört harfli, Başbakan nidası. Cevap ulan tabi ki. Şimdilik yalnızca espri ama bir gün gerçek olursa şaşırmayın…
Anımsar mısınız geçen yıl Eskişehirspor-Fenerbahçe arasında oynanan futbol maçında hakem Fırat Aydınus, Fenerbahçeli futbolcu Caner Erkin’i kendisine “Ulan” dediği için kırmızı kartla oyun dışında bırakmıştı. Büyük Usta da etti aynı lafı. Hem de iki kez… Ananı da al git dediği çiftçiye önce “Artistlik yapma ulan” demişti. Büyük Usta’nın kırmızı kart görme zamanı gelmedi mi sizce de? Yoksa mabat kılları meydanlarda mabadı izlemeye devam mı edecek?

Sevgiyle…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder