24 Ekim 2013 Perşembe

Angara’nın Yolları… 25.10.2013 tarihli Edremit 10Haber Gazetesindeki yazım



İp attım ucu kaldı
tarakta kücü kaldı
ben sevdim eller aldı
yürekte acı kaldı

Ankara'nın bağları da
Büklüm, büklüm yolları
Ne zaman sarhoş oldun da
Kaldıramıyon kolları

Pek çok kişi bu türküyü bir Ankara oyun havası sanıyor. Aslı son derece hüzünlü bir Kırıkkale bozlağı olup, kaynak kişisi Seyit Çevik’tir. “Angara’nın yolları” kısmı da sonradan eklenmiştir. İnternette isterseniz Seyit Çevik’ten özgün yorumunu, isterseniz Kardeş Türküler Grubu üyesi Feryal Öney’den içli yorumunu dinleyip hüzünlenebilir ya da Angaralı Coşkun’dan yozlaşmış halini dinleyip göbek atabilirsiniz.
Ankara Ovası alabildiğine geniş bir arazidir. Bu geniş arazide tek tek ağaçlar gözünüze çarpar. Ağaçlar o kadar seyrektir ki ağustos sıcağında ilaç için gölge bulamazsınız pek çok yerde. İşin ilginç yanı 1402’de yapılan Ankara Savaşı sırasında Türk-Moğol Hükümdarı Timurlenk fillerini ağaçların sıklığından Ankara Ovasına sokamamış. Ardından başlayan ağaç katliamı yüzyıllar boyu sürmüş ve bu günkü bozkır ortaya çıkmış.
Ankara uzun yıllar insan sağlığını tehdit edecek kadar kirli havasıyla anıldı. Murat Karayalçın’ın belediye başkanlığı döneminde başlattığı yeşil alanların arttırılması, doğalgaz alt yapısının oluşturulması, toplu taşımanın yaygınlaştırılması, metro inşaatının başlatılması, kaçak ve kalitesiz kömürün önlenmesi çalışmalarıyla havası oldukça temizlenmişti. Sonra AKP ve İ. Melih başgan geldi ve her şey eskisi gibi oldu. Doğal gaz fiyatları Ayyuk’a çıktı. (Ayyuk, Göğün kuzey yarım küresinde bulunan Arabacı Takımyıldızının en parlak yıldızı.) Kaçak kömür aldı yürüdü. Toplu taşıma tu kaka ilan edildi. Şimdi AKP ve İ. Melih başgan gözünü Ankara’nın akciğerlerine dikti. Atatürk’ün boz ve kır bir toprak parçasından yarattığı Atatürk Orman Çiftliğine Başbakanlık Sarayı ve ABD Elçiliği kondurmak için dönümlerce arazi ağaçtan arındırıldı. AOÇ’de 3 bin ağaç kesildi.
Sonra sıra başka ormanlık alanlara geldi. İlk fidanlarını 12 Mart faşizminin astığı Yusuf Aslan, Hüseyin İnan gibi devrimcilerin diktiği ODTÜ Ormanlarına… Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, belediyenin fışkiyesini kıranı hala bulamayanı, RedHackçileri yakalayamayanı İ. Melih Gökçek Angaralı Coşkun yorumunu çokça dinleyip coşmuş olmalı ki yeni yollar yapmak için kolları sıvadı. Bu iş için de her zaman yaptıkları gibi en güzel, en özel yerlerden biri olan ODTÜ ormanını seçti. Bir gecede, yangından mal kaçırır gibi, iş makineleri ve polis korumasında girip 2 bin 388 ağacı kestiler. Ama hakkını yemeyelim İ. Melih Başkanın, parasını vermişler.
Sorun yalnızca üç beş ağaç değil hala anlamadınız mı?
Sorun yalnızca Ankara’da AOÇ ve ODTÜ ormanları ile gerici 31 Mart ayaklanmasının simgesi Topçu Kışlasının yapılması için Taksim’de kesilecek ağaçlar değil. Bu işin ideolojik yönü... Bu hükümet Osmanlı torunu ya, yenilikçi, devrimci kişi ve kuruluşlar tarafından yoktan var edilen yeşil alanlar dolar yeşiline kurban edilecek.
Bir de yol-cami-medeniyet ilişkisi var tabii. Yol medeniyettir buyurdu hazretleri. Daha beş ay önce canlarını kurtarmak için camiye sığınan Gezi direnişçilerini suçlamıştı. “Camiye ayakkabıları ile girdiler” demişti. Şimdi yol için cami bile yıkarım diyor. Meşhur %50’den kimse de kalkıp Sultan Hazretlerine sormuyor bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diye. Bunları düşünürken gece yarısı baskınının sebebi hikmeti ortaya çıktı. O ağaçlar kesilmeli, o yol açılmalıydı çünkü 29 Ekim’de bir alış veriş merkezi açılacak ve ODTÜ ormanı katledilerek açılan yoldan geçiş sağlanacak.
Ağaç ve yeşil katliamının bir de rant yönü var elbette. Rant için neler yapmadılar, 8-10 bin ağacın ve milyonlarca vatan evladının gözünün yaşına mı bakacaklar? Üçüncü köprü güzergahında birkaç bin ağacın yanlışlıkla kesildiğine inandınız mı? Güzergahı düzeltecekler ve birkaç bin ağaç daha kesilecek. Boşalan alanlara da rezidanslar, AVM’ler, villalar dikecekler. Sonra gelsin paracıklar.
Başka? Başka Kaz Dağlarını yok edecekler. Altın arayarak, gümüş çıkartarak, bor bulmak için, boraksı gün yüzüne çıkarmak için, bakır için, alüminyum için, kalay için Kaz Dağlarının böğrünü delecekler. Suyuna ve toprağına siyanür karıştıracaklar. İda’nın bin pınarından zehir akıtacaklar.
Yani demem o ki mesele üç-beş ağaç değil arkadaş hala anlamadın mı?
Sevgiyle…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder