İp attım ucu kaldı
tarakta kücü kaldı
ben sevdim eller aldı
yürekte acı kaldı
tarakta kücü kaldı
ben sevdim eller aldı
yürekte acı kaldı
Ankara'nın
bağları da
Büklüm, büklüm yolları
Ne zaman sarhoş oldun da
Kaldıramıyon kolları
Büklüm, büklüm yolları
Ne zaman sarhoş oldun da
Kaldıramıyon kolları
Pek çok kişi bu
türküyü bir Ankara oyun havası sanıyor. Aslı son derece hüzünlü bir Kırıkkale
bozlağı olup, kaynak kişisi Seyit Çevik’tir.
“Angara’nın yolları” kısmı da sonradan eklenmiştir. İnternette isterseniz Seyit
Çevik’ten özgün yorumunu, isterseniz Kardeş
Türküler Grubu üyesi Feryal Öney’den
içli yorumunu dinleyip hüzünlenebilir ya da Angaralı Coşkun’dan yozlaşmış halini dinleyip göbek atabilirsiniz.
Ankara Ovası
alabildiğine geniş bir arazidir. Bu geniş arazide tek tek ağaçlar gözünüze
çarpar. Ağaçlar o kadar seyrektir ki ağustos sıcağında ilaç için gölge bulamazsınız
pek çok yerde. İşin ilginç yanı 1402’de yapılan Ankara Savaşı sırasında
Türk-Moğol Hükümdarı Timurlenk fillerini ağaçların sıklığından Ankara Ovasına
sokamamış. Ardından başlayan ağaç katliamı yüzyıllar boyu sürmüş ve bu günkü
bozkır ortaya çıkmış.
Ankara uzun
yıllar insan sağlığını tehdit edecek kadar kirli havasıyla anıldı. Murat
Karayalçın’ın belediye başkanlığı döneminde başlattığı yeşil alanların
arttırılması, doğalgaz alt yapısının oluşturulması, toplu taşımanın
yaygınlaştırılması, metro inşaatının başlatılması, kaçak ve kalitesiz kömürün
önlenmesi çalışmalarıyla havası oldukça temizlenmişti. Sonra AKP ve İ. Melih
başgan geldi ve her şey eskisi gibi oldu. Doğal gaz fiyatları Ayyuk’a çıktı.
(Ayyuk, Göğün kuzey yarım küresinde bulunan Arabacı Takımyıldızının en parlak yıldızı.)
Kaçak kömür aldı yürüdü. Toplu taşıma tu kaka ilan edildi. Şimdi AKP ve İ.
Melih başgan gözünü Ankara’nın akciğerlerine dikti. Atatürk’ün boz ve kır bir
toprak parçasından yarattığı Atatürk Orman Çiftliğine Başbakanlık Sarayı ve ABD
Elçiliği kondurmak için dönümlerce arazi ağaçtan arındırıldı. AOÇ’de 3 bin ağaç
kesildi.
Sonra sıra başka
ormanlık alanlara geldi. İlk fidanlarını 12 Mart faşizminin astığı Yusuf
Aslan, Hüseyin İnan gibi devrimcilerin diktiği ODTÜ Ormanlarına… Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanı, belediyenin fışkiyesini kıranı hala bulamayanı,
RedHackçileri yakalayamayanı İ. Melih Gökçek Angaralı Coşkun yorumunu çokça
dinleyip coşmuş olmalı ki yeni yollar yapmak için kolları sıvadı. Bu iş için de
her zaman yaptıkları gibi en güzel, en özel yerlerden biri olan ODTÜ ormanını
seçti. Bir gecede, yangından mal kaçırır gibi, iş makineleri ve polis
korumasında girip 2 bin 388 ağacı kestiler. Ama hakkını yemeyelim İ. Melih
Başkanın, parasını vermişler.
Sorun yalnızca
üç beş ağaç değil hala anlamadınız mı?
Sorun yalnızca
Ankara’da AOÇ ve ODTÜ ormanları ile gerici 31 Mart ayaklanmasının simgesi Topçu
Kışlasının yapılması için Taksim’de kesilecek ağaçlar değil. Bu işin ideolojik
yönü... Bu hükümet Osmanlı torunu ya, yenilikçi, devrimci kişi ve kuruluşlar
tarafından yoktan var edilen yeşil alanlar dolar yeşiline kurban edilecek.
Bir de
yol-cami-medeniyet ilişkisi var tabii. Yol medeniyettir buyurdu hazretleri.
Daha beş ay önce canlarını kurtarmak için camiye sığınan Gezi direnişçilerini
suçlamıştı. “Camiye ayakkabıları ile
girdiler” demişti. Şimdi yol için cami bile yıkarım diyor. Meşhur %50’den
kimse de kalkıp Sultan Hazretlerine sormuyor bu ne perhiz bu ne lahana turşusu
diye. Bunları düşünürken gece yarısı baskınının sebebi hikmeti ortaya çıktı. O
ağaçlar kesilmeli, o yol açılmalıydı çünkü 29 Ekim’de bir alış veriş merkezi
açılacak ve ODTÜ ormanı katledilerek açılan yoldan geçiş sağlanacak.
Ağaç ve yeşil
katliamının bir de rant yönü var elbette. Rant için neler yapmadılar, 8-10 bin
ağacın ve milyonlarca vatan evladının gözünün yaşına mı bakacaklar? Üçüncü
köprü güzergahında birkaç bin ağacın yanlışlıkla kesildiğine inandınız mı?
Güzergahı düzeltecekler ve birkaç bin ağaç daha kesilecek. Boşalan alanlara da
rezidanslar, AVM’ler, villalar dikecekler. Sonra gelsin paracıklar.
Başka? Başka Kaz
Dağlarını yok edecekler. Altın arayarak, gümüş çıkartarak, bor bulmak için,
boraksı gün yüzüne çıkarmak için, bakır için, alüminyum için, kalay için Kaz
Dağlarının böğrünü delecekler. Suyuna ve toprağına siyanür karıştıracaklar.
İda’nın bin pınarından zehir akıtacaklar.
Yani demem o ki mesele
üç-beş ağaç değil arkadaş hala anlamadın mı?
Sevgiyle…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder