Eskiden okuduğumuz masallarda
yedi başlı devler ya da canavarlar olurdu. Bir başını kestiğinizde kesilen
başın yerine yedi tane daha çıkardı. Masalın kahramanı da bir vuruşta bütün
başları kesmek zorunda olurdu canavarı yenebilmek için.
Bizim Büyük Usta kendisini masal
kahramanı olarak görüyor. Prensesi kurtarmak isteyen yakışıklı, cesur şövalye…
Hangi zeminde ve kim olursa olsun karşıtlarını da prensesi kaçıran yedi başlı
canavar…
Tek tek başları kesmeye
çalışıyor. Ancak kesilen her başın yerine yedi tane daha çıkıyor. Her kesilen
başta Büyük Usta biraz daha panikliyor. Başka bir başı kesmeye çalışıyor. Hop
oradan da yedi baş daha… Nereye döneceğini, hangi başı keseceğini şaşırıyor.
Üstelik ne canavarın başı kadar
eli var, ne de her çıkan başa yetişecek kadar yamağı. Yeni kollar açmaya
çalışıyor, eline yüzüne bulaştırıyor.
Ataol Behramoğlu’nun şiirindeki celladı anımsatıyor bana:
Cellat uyandı yatağında bir gece
"Tanrım" dedi "Bu ne zor bilmece:
Öldürdükçe çoğalıyor adamlar
Ben tükenmekteyim öldürdükçe..."
* * *
Siyaset karıştırmayın dediği her
yere siyaset karıştırdı ve siyaset karıştırdığı her yerde de karşıtları
çoğaldı. Büyük Usta çaresiz kalıyor. Bu çaresizlik onu daha da saldırgan
yapıyor.
Çevrecilere sataştı. Yıkamadı…
Öğrencilere, üniversitelere
yüklendi. Ayakları kaydı…
Alevilere çattı. Aldı ağzının
payını…
Etnik kimlikten girdi. Çıkamadı…
Gündem değiştirmek istedi, Suriye’ye
müdahale edelim dedi. Cıvanım yalnız kaldı…
Gözü yaşlı yardımcılarla sempati
toplamaya çalıştı. Bir mendil uzatan olmadı…
* * *
En son stadyumlara, taraftar
gruplarına el attı. Uyduruk gruplar kurdurup, kendi aralarında kavga
çıkartsınlar istedi. Hepsi toplandı, ne yapacağını şaşırdı.
Gezi Direnişinde ilk kez gördük…
Asla yan yana olmaz dediklerimiz sırt sırta verdi.
Portekiz’de Salazar “Futbol, Fiesta, Fado ile milleti uyuşturup yönettim”
demişti, İspanya’da Franco “Dünyanın
en büyük uyku tulumu” dediği Santiago Bernabeu stadını yaptırmıştı.
Bizim Büyük Usta da futbolun hem
uyuşturucu hem de bölücü etkisini kullanmaya çalıştı.
Ancak bu kez karşısında endüstriyel
futbol karşıtı, bilinçli taraftar grupları buldu.
Beşiktaş’ın efsane olmuş çArşı, Fenerbahçe’nin giderek büyüyen
ve etkisini artıran Sol Açık, ilk
kez futbolcu sendikasında söz eden Metin
Kurt’un izinden yürüyen Galatasaraylı Tek
Yumruk ve diğerleri…
çArşı’dan bir çağrı geldi. Süper
Lig programına göre 1 Aralık’ta Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumunda
Fenerbahçe-Beşiktaş derbisi var. çArşı ve Sol Açık diyor ki “Tribünde
sırt sırtayız. Sıkıyorsa sustur”.
Bölmek istedikçe çoğalıyor ve
birleşiyor karşısındakiler.
* * *
Ne yapacak şimdi onu düşünüyor
kara kara…
Bu gidişle dünyası daha da
kararacak.
“Cellat uyandı yatağında bir
gece”
Sevgiyle…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder